19 Şubat 2017 Pazar

YANGIN YERİNDE AŞK

Ülke dönmüş yangın yerine, iş güç desen alt üst olmuş, ekonomi desen borç gırtlağı aşmış, gelecek desen belirsiz, hayat desen nefes almak olmuş. Şimdi böyle bir zamanda aşk ile ilgili yazı yazmak biraz da umursamazlık mı oluyor dersiniz. Bence hayatın ta kendisi oluyor.  Çünkü  aşk her yaşta, aşk her yerde, aşk her zamanda, aşk her koşulda vardır.  Güzel olan böyle zamanlarda bile aşkla ilgili yazılar yazdıran birisine sahip olmaktır.

Aşık olmak kolaymış ama aşık kalmak, aşık tutmak ne de zormuş. Aşk acısı da çiğ köfte gibi bir şeymiş, yana yana yediğimiz cinstenmiş.

Aşk laftan anlamazmış, aşık olurken mantık işlemezmiş, büyük büyük hayaller kurdurur büyük büyük laflar ettirirmiş hatta mahalle yanarken saç tarattırırmış.  

Kavuşamayınca aşkmış.. Bu yüzden aşkların çoğu imkansız oluyormuş, bilinç altımıza işlemiş bu tanımlama yüzünden belki de imkansız insanlara aşık oluyorrmuşuz.  

Gelelim gerçeklere;
Aslında aşk diye bir şey yoktur. Aşk sandığımız şey ihtiyaç duyduğumuz, arzuladığımız, eksikliğini hissettiğimiz davranışları bize sunan insanların bize sunduklarına bağlanmamızdır. 
Aşk aslında kendi egomuzu tatmin etmemizdir. 
Daha önceki ilişkilerimizde, ailemizde, arkadaşlarımızda eksikliğini hissettiğimiz şeyleri başkasında bulmamızdır.
Gerçek, kadınların ne kadar güçlü görünürse görünsünler, kendisine iltifatlar eden, arada düğmeni ilikle diyen, dozunda kıskanan, kendisinden güçlü görünen erkeklere aşık olmalarıdır.  
Gerçek, erkeklerin ne kadar güzellik peşinde koşar gibi gözükseler de, daha anaç, daha eğlenceli, daha zeki, yemek yapan kadınlara aşık olmalarıdır..
Kısaca; aşk önceleri  beğeni, sonra ihtiyaçların karşılıklı olarak karşılanması ve en son da alışkanlıktır fakat en önemlisi ego tatminidir, birisi tarafından sevilmeyi sevmektir.  

Eğer bunlar yanlışsa ve aşk varsa o zaman;
Aşk cesarettir, aşk göze almadır.
Aşk vazgeçmektir.
Aşk, aşkı için sıkıntıya girmektir.
Aşk, aşkını kaybetmemek için  gerekirse huzuru kaçma pahasına,  hesapsız kitapsız, aşkına sahip çıkmaktır.  
Aşk büyük laflar etmek değil, ufak şeylerle aşkını korumaktır.
Eski fotoğrafları ortadan kaldırma cesaretidir. 
Hesap kitap yapmamaktır, koşul koymamaktır zira bunlar aşka hakarettir.
Ama bence aşk bu kadar zor olmamalıdır...


Ocağın başındaysak, tencereden gelen cızırtıyı duyduğumuzda ocağı nasıl kapatırsak, kalbimizden çıkan cızırtı dışarıdan duyulacak kadar yükseldiğinde, kapatmamız gereklidir. Kapatmamız gereklidir ki, yanmasın, kül olmasın…

Aşka inanlar, aşık olsun, aşkla kalsın....