22 Kasım 2016 Salı

İYİ YAŞAM GÖRGÜSÜ



İyi yaşamın da görgüsü olur mu demeyin, olur efendim, iyi yaşamayı bilmenin de bir görgüsü vardır.

Günümüz "Yeni Türkiye"sinde iyi yaşam algısının kişiden kişiye nasıl değiştiğini gözlemlemek çok kolaylaştı. Binin arabanıza Bahçeşehir'den TEM'i takip ederek Sabiha Gökçen Havalimanı'na kadar gidin, imkanınız yoksa da Beylikdüzü'nden metrobüse binin ve Söğütlüçeşme'ye kadar gidin. Yol üzerinde etrafınızı seyrederek yeni iyi yaşam görgüsü ile tanışın.
Sağımızın, solumuzun, önümüzün, arkamızın, içerisinde yüzlerce binlerce daire olan, bizim konforunuz ve yaşam kalitemizin düşünülerek, bol bol ve rahat rahat tüketebilelim diye  alt katımızda alışveriş merkezi bulunan, şehrin diğer kısımlarına gitmeye zahmet etmeyelim, kapsülde kalalım diye en güzel lokantaların ayağımıza getirildiği, yapay konsantre modern dikine gelişmiş çirkin yerleşkelerin ve burada "çok iyi yaşamları"  olan ve hayalleri buralarda yaşamak olan insanlarla dolduğunu görün.

Fikirtepe İstanbul'da kentsel dönüşümün hızlı ve geniş kapsamlı bir şekilde uygulandığı yerlerden birisi. Kentsel dönüşüm iyi bir şey elbette ve  destekliyorum, çarpık yapılaşmanın şehre ve yaşam standartlarına verdiği zararı inkar etmiyorum fakat  kentsel dönüşüm güzel de Fikirtepe neye dönüşüyor?
Kat karşılığı parsel parsel alınmış arsalar üzerine birbiriyle alakası olmayan mimaride, kocaman, yüksek ve heybetli modern dikine yerleşkelere dönüşüyor.   Bu yerleşkeler o kadar iyi yaşamlar sunuyorlar ki, dairelerin fiyatları milyonlarla telaffuz ediliyor bizim Fikirtepe'de.

Peki ya Fikirtepe tamamı ile bir blok ya da sokak planı doğrultusunda kentsel dönüşseydi. Mesela kat yüksekliği beş ya da altı olsaydı. Ortak bahçeli küçük siteler, her sokağın başında bir çocuk parkı, orta yerde koca bir park, yemyeşil, ağaçlık. Hafta sonları evinizden çıkıp yürüyerek gidebileceğiniz yeşil alan olsaydı. Otoban kenarlarındaki duvarlardaki çiçeklerin yerde yetişmiş halleri olsaydı kaldırım kenarlarında. Sokağınızda otobüs durağı olsaydı, her yere toplu taşıma ile ulaşabilme lüksünüz olsaydı, çok daha huzurlu ve "iyi yaşam" sunan bir kentsel dönüşüm olmaz mıydı?

Her yere toplu taşıma ile ulaşabilme lüksü derken, bunun büyük bir lüks ve "iyi yaşam" gerekliliği olduğunu da savunmak istiyorum ve soruyorum; iyi yaşam, vergisiyle, bakımıyla sürekli masraf çıkartan üstelik onunla bir yere giderken saatlerinizi yani yaşamınızı harcadığınız, üzerine bir de sinir hastası olduğunuz arabanıza mecbur olmak mıdır yoksa hızlı ve rahat bir şekilde daha az yaşam ve para harcayarak her yere toplu taşıma ile ulaşabilmek midir? Kuşkusuz hepimizin parasının da zamanında da çok kıymetli olduğunu düşünürsek doğru cevap toplu taşıma olmalıdır.

İyi yaşamanın  en önemli göstergelerinden birisi de kuşkusuz çocuğu özel okullarda okutmak haline geldi ki, devletimin okullarında makul sınıf mevcutları ile kaliteli eğitim verilmesi iyi yaşamın gerekliliklerindenken.

Tüm şehirlerimiz ve ülkemiz maalesef görgüsüzce zenginleşen bir zümrenin elinde görgüsüzce büyüyor ve "iyi yaşam" tanımı lüks yerleşkeler, dört teker ve özel eğitimler ile çerçevelendiriyor. Şehirlerimizde, şehircilikten çok uzak insanların elinde bize hapishaneler, tüketim ve kibir sunuluyor.

Benim için iyi ve huzurlu yaşam asansörle otoparka inip, arabama binip, trafikte saatlerimi harcadıktan sonra gideceğim yere varmak ve her sene okula gelecek zam oranını takip etmek değil, evimden çıkıp, durağa yürüyerek, ucuz ve hızlı bir şekilde gideceğim yere ulaşmak ve çocuğumun mahallemdeki semt okulunda güvenli bir ortamda kaliteli eğitim aldığını bilmektir, her an her yerde bir saldırıda ölebileceğimi düşünmemektir.

İyi yaşamdan her gün biraz daha uzaklaştırıldığımız ülkemde, milletimin iyi yaşam görgüsünün ve iyi yaşam gösterişinin arasındaki tezatı anlaması dileği ile...